Yaz aylarında yaylaya çıkmak ve yazı yaylada geçirmek bin yıllık Yörük Türkmen kültürünün parçasıdır. Geçen yüzyıla kadar köyler baharla birlikte boşalır ve yaylalara çıkılırdı. Toros dağlarının yüksekliği 1000 metreyi aşan düzlüklerinde keçi kılından yapılmış çadırlar kurulur, bir yandan sürüler otlatılırken bir yandan da peynir ve yağ üretilir, halı ve kilim dokunurdu. Günümüzde çadırların yerini modern konutlar aldı. Çam ve sedir ağaçlarıyla kaplı ormanları, derin vadileri, bulutların içine giren zirveleri ve zirvelerden taşıp gelen akarsuları ile Toroslar, doğanın eşsiz güzelliklerini saklar. Yaylalar, yerli ve yabancı turistlerin de uğrak yeridir; günübirlik piknik alanlarında eski Türkmen gelenekleri hala yaşıyor.
Türbelinas Yaylası
Yaklaşık 1 saatlik otomobil yolculuğu ile çıkılır. Bölgeye ciplerle safari turları düzenlenir. İçecek şişelerinin çeşme yalağındaki suda soğutulduğuna tanık olabilirsiniz. Lokantada vereceğiniz sipariş, tereyağı ve domates salçası ile tencerede pişirilen ve suyuna ekmek banılan “köy tavuğu” olmalıdır.
Söğüt Yaylası
Demirtaş Çayı’nın kıyısından narenciye bahçeleri, seralar, maki bitkileri ve çam ağaçları arasında stabilize bir yoldan çıkılır. 30. kilometrede Kaş, 35. kilometrede Sapadere, 40. kilometrede Tokar, 50. kilometrede Söğüt yaylası vardır. Yayla köylerinde kır kahveleri ve kır lokantaları bulunur.
Dereköy Yaylası
Kargı Çayı’nın aktığı vadinin yamaçlarında bir yayla köyüdür. Çam ağaçları ve meyve bahçeleri arasındadır. 30 kilometrelik asfalt yoldan çıkılır. Orman, piknik ve yürüyüş yapmak için uygundur. Köy bakkalından alışveriş yapılabilir, köy kahvesinde demli bir çay içilebilir. Et yemekleri sunan kır lokantaları vardır.